Bekle Beni
Cem Karaca Lyrics


Jump to: Overall Meaning ↴  Line by Line Meaning ↴

Bekle beni, bekle beni,
Bekle beni geleceğim
Bütün gücünle bekle
Karlar tozarken bekle
Ortalık ağarırken
Kimseler beklemezken
Soluk sıkıntılarla ağırlaşan yağmurlar içinde
Tek bir haber bile çıkmasa uzaklardan
Saçma da olsa bekleyişin
Yalnız sen olsan bile bekleyen beni
Bekle yine, bekle, bekle beni





Bekle beni, bekle beni,
Bekle beni geleceğim

Overall Meaning

The song "Bekle Beni" by Cem Karaca is an emotional plea to a loved one to wait for him. The lyrics express the singer's promise to return and his hope that the person he is addressing will continue to wait for him even in difficult times. The repetition of the lines "Bekle beni, bekle beni" emphasizes the urgency of his request and serves as a reminder of his commitment to return.


The imagery in the lyrics is quite striking. The reference to "Karlar tozarken" (when the snow falls) and "Ortalık ağarırken" (when dawn breaks) creates a sense of anticipation and highlights the roughness of the waiting period. The phrase "Soluk sıkıntılarla ağırlaşan yağmurlar içinde" (amidst rains weighed down by pale sorrows) suggests that the waiting is not easy and that it carries a sense of pain and loss.


The singer acknowledges that there may be no news from him for a while but still asks the person to keep waiting for him. The line "Yalnız sen olsan bile bekleyen beni" (Even if you are alone, I am the one waiting) is particularly poignant and poignant, underscoring the depth of the singer's commitment and how much he hopes to return to the person he loves. Overall, the song conveys a sense of longing, love, and faithfulness.


Line by Line Meaning

Bekle beni, bekle beni,
Wait for me, wait for me,


Bekle beni geleceğim
I will come, wait for me


Bütün gücünle bekle
Wait with all your strength


Karlar tozarken bekle
Wait while the snow is falling


Ortalık ağarırken
Wait until dawn breaks


Kimseler beklemezken
While no one waits


Soluk sıkıntılarla ağırlaşan yağmurlar içinde
Amidst rain that is heavy with gloom and sadness


Tek bir haber bile çıkmasa uzaklardan
If not a single piece of news comes from afar


Saçma da olsa bekleyişin
Even if the waiting seems foolish


Yalnız sen olsan bile bekleyen beni
I, who am waiting, even if you are alone


Bekle yine, bekle, bekle beni
Wait again, wait, wait for me


Bekle beni, bekle beni,
Wait for me, wait for me,


Bekle beni geleceğim
I will come, wait for me




Writer(s): Muhtar Cem Karaca Copyright: Universal Muzik Taksim Ed. As

Contributed by Molly H. Suggest a correction in the comments below.
To comment on or correct specific content, highlight it

Genre not found
Artist not found
Album not found
Song not found
Most interesting comments from YouTube:

@cansutopcu7235

Жди меня, и я вернусь.
Только очень жди,
Жди, когда наводят грусть
Желтые дожди,
Жди, когда снега метут,
Жди, когда жара,
Жди, когда других не ждут,
Позабыв вчера.
Жди, когда из дальних мест
Писем не придет,
Жди, когда уж надоест
Всем, кто вместе ждет.

Жди меня, и я вернусь,
Не желай добра
Всем, кто знает наизусть,
Что забыть пора.
Пусть поверят сын и мать
В то, что нет меня,
Пусть друзья устанут ждать,
Сядут у огня,
Выпьют горькое вино
На помин души...
Жди. И с ними заодно
Выпить не спеши.

Жди меня, и я вернусь,
Всем смертям назло.
Кто не ждал меня, тот пусть
Скажет:- Повезло.-
Не понять не ждавшим им,
Как среди огня
Ожиданием своим
Ты спасла меня.
Как я выжил, будем знать
Только мы с тобой,-
Просто ты умела ждать,
Как никто другой.



@merttekin9182

Bekle beni, bekle beni
Bekle beni, geleceğim
Bekle beni, bekle beni
Bekle beni, geleceğim
Bütün gücünle bekle
Karlar tozarken bekle
Ortalık ağarırken
Kimseler beklemezken
Ortalık ağarırken
Kimseler beklemezken
Soluk sıkıntılarla ağırlaşan yağmurlar içinde
Tek bir haber bile çıkmasa uzaklardan
Saçma da olsa bekleyişin
Yalnız sen olsan bile bekleyen beni
Bekle yine, bekle, bekle beni
Bekle beni, bekle beni
Bekle beni, geleceğim
Bekle beni, bekle beni
Bekle beni, geleceğim
Bekle beni, bekle beni
Bekle beni, geleceğim
Bekle beni, bekle beni



@Ssdmvkjjkkk

Konstantin Simonov tarafından yazılan dünyanın en çok okunan savaş şiiri “Zhdi Meny” yani “Bekle Beni”’nin hikayesi…

  Simonov, yaşadığı süre boyunca sevmekten bir an bile vazgeçmediği Valentina Serova’yı ilk kez Moskova yakınlarında bir tren istasyonunda gördü. O zamanlar 21 yaşında ve Sovyet sinemasının oldukça ünlenmiş bir sanatçısı olan Serova, sarı saçlı, ince ve uzun boylu, güzel bir kadındı. O yaz günü Moskova yakınlarındaki Kolomenskoye istasyonunda tesadüfen Valentina’yı gören Simonov, genç kadına hemen o anda vurulduğunu hep anlattı.

Simonov’un anlattığına göre, ‘Bolahnin dantelleri ve Gorodets işlemeleriyle süslü gök mavisi bir elbise giymiş olan Valentina, uçuşanları saçları, yaramazca havalanan eteği ve boynundaki beyaz inci gerdanlığıyla’ çok güzel bir kadındı ve ona áşık olmamak imkansızdı. Simonov ve Valentina 1943 yılında evlendiler. Simonov, Valentina’ya ‘Senin yüzün benim kaderim’ diyordu ve bu kaderi severek yaşıyordu.

Sonra savaş yılları geldi. Simonov, cephelerde kanlı savaşların içinde Valentina’ya yazmayı hiç aksatmadı. Bekle Beni’den sonra Seninle ve Sensiz, Kızma Yazarsam adlı uzun şiirlerini hep bu dönemde ve tabii Valentina Serova için yazdı. Bunları gönderip gönderememek, Valentina’nın bunları okuyup okumaması değildi önemli olan. Önemli olan onun Valentina’ya olan aşkını her gün, her dakika, her sabah, her akşam fısıldayabilmesiydi. Gerisi önemsizdi ve Simonov daha sonra da söylediği gibi, bunu yapamazsa çıldıracağını biliyordu.

Savaş bitti. Simonov, Valentina’nın yanına döndü. Bazı şeylerin yolunda gitmediğini de işte ilk kez o günlerde anladı. Yaşam, insanlar, ilişkiler zaten değişmek zorundaydı ve savaş bu değişimi daha da hızlandırmıştı. Valentina, Sovyet sinemasının en ünlü yıldızlarından biriydi artık. Simonov ise sanki Stalingrad cephesinde yaşıyordu hálá. Uğruna ölümlere gidip geldiği, sadece ona kavuşmak umuduyla hayatta kalabildiği bu kadını artık pek tanıyamıyordu. O hálá ılık bir yaz gününde muzip bir rüzgarın eteklerini havalandırdığı, sarı saçlı bir kadın görmek istiyordu ama göremiyordu.

Nedendir bilinmez, aşkından ve sevgisinden de asla vazgeçmiyordu. Valentina’nın dedikodulara yol açan bir hayat sürmesi, ortalıkta bazı yakışıklı sinema aktörlerinin adının dolaşması da Valentina’ya olan aşkını zerre kadar azaltmıyordu ama bir insan olarak etkilenip günün birinde bu canı kadar sevdiği kadını incitebileceğinden de korkuyordu.

Belki de böyle bir şey yapmamak, Valentina’yı kırmamak için 1957’de hiçbir açıklama yapmadan onu terk etti. Simonov, bir zamanlar beklemesi için yalvardığı kadını karlı bir Moskova sabahı bırakıp gitti ve bir daha hiç geri dönmedi.

Valentina Serova 1975 yılında öldü. Simonov cenazeye katılmadı. Ertesi sabah Serova’nın mezarının üzerinde bir saksı içinde mavi hareli, sarı yapraklı bir hercai menekşe çiçeği bulundu. Kırmızı saksıya küçük beyaz bir kağıt yapıştırılmıştı ve kağıtta işlek bir el yazısıyla ‘Zhdi Meny’ yani ‘Bekle beni’ yazıyordu. Bu çiçeği kimin bıraktığı ve küçük notu kimin yazdığı daha sonraki günlerde Simonov’a defalarca soruldu. Simonov her defasında acı bir gülümsemeyle yetindi ve cevap vermedi. Yıllar önce ‘Sağ kalışımın sırrını yalnız senle ben bileceğiz, bütün sır senin beklemeyi bilmende’ diye yazmıştı ve sevdiği kadın da onu beklemişti. Şimdi bekleme sırası ondaydı.

Konstantin Mikhailovich Simonov, 28 Ağustos 1979’a kadar bekledi.

Sonra kendisini bekleyen sevdiği kadının yanına gitti.



@DiscoverTheBorders

Bekle beni, bekle beni
Bekle beni geleceğim
Bütün gücünle bekle
Karlar tozarken bekle
Ortalık ağarırken
Kimseler beklemezken
Soluk sıkıntılarla ağırlaşan yağmurlar içinde
Tek bir haber bile çıkmasa uzaklardan
Saçma da olsa bekleyişin
Yalnız sen olsan bile bekleyen beni
Bekle yine, bekle, bekle beni
Bekle beni, bekle beni
Bekle beni geleceğim



@jehoel5220

Beni bekleme sevdiğim, seveceğim beni bekleme. Bekleyemezsin çünkü, o kadar eskide kaldı ki sevdalar.. Şimdilerde bencil gönüllerde tatminkar hoşlanışların, taktir edilme hırsıyla hayatlara dahil olanların ellerinde insanları yakanları görüyoruz.

Sevmeyi de unuttu insan, değer vermeyi de unuttu. Sadakatin adı bile anılmaz oldu. Sadakatsizlik moda oldu. Öyle ya yine şimdilerde bir de flört furyası çıktı, sevgili ne demekti? Sevdalı ne demekti?

Bir derdini sevgiline değilde, eşine değilde gidip te başka birisine kadına yada erkeğe anlatıyorsan sen aldatıyorsundur. Aldatmak için illa etin ete değmesini gerektirmez. Sen duygularını, kalbin bahçelerini başkasına gösterirsen özelini en naif yanını bir başkasına anlatırsan kusura bakma sen aldatansın.

Eskilerde diyorum hep eskiden nasıldı onu da bilmem ya, benim eski dediğim çocukluk işte çocuklukta ne güzeldi. Nasıl severdik ama hele lisede sanki dağ olsa önümüzde yılardık.. Öyle değil miydi?

En ufak bir derdimi bile sevdiceğimden başkasına açamazdım, hayallerimi ailevi sorunlarımı ilk ona anlatırdım, diğerlerine üzeri kapalı. Çünkü ondan utanmazdım o bendi, hem başkasına anlatazdım ayıptı utanırdım.

Bakın başka birini hayal etmekten bile bahsetmiyorum. Çünkü bunun da ilerisi ilişki sırasında başkasını hayal etmeye kadar varıyor. Böyle iğrençlik olur mu ya. Böyle sevgi böyle sadakat böyle aşk olur mu?

Şimdilerde böyle işte bu yüzden bekleme beni, hoş bekleyemezsin de zaten.



All comments from YouTube:

@damlatanr3394

12 yaşında başladı annemin kuru öksürükleri. Gitmediği hastane kalmamıştı hepsi gripsin sen boğazın tahriş olmuş diyordu. En sonunda annem kan tükürmeye başladı ve babamın bana annen kanser diyişiyle fark etmem. 17 ay verilmişken anneme 3,5 yıl yaşaması bizim için. Annem benim ailemdi, sırdaşımdı, arkadaşımdı. Kabul hiç onun dizine yatıp anlatamadım derdimi ama o beni gözlerimden anlardı, ne hissettiğimi bilirdi. Annemleyken kelimelere ihtiyaç duymazdım konuşmak için. 3,5 yıl hep beraber verdiğimiz bir mücadele... lise 1e geçtiğimizde annemle beraber kalmaya başlamıştık. Hem okul hem ev işlerini hallediyordum.. Annemin durumu ağırlaşıyordu, Allah'ım al canımı diye feryat ediyordu.. sadece dinlemekle yetiniyordum, dinleyip dua etmekle... çünkü yapabileceğim bir şey yoktu annemin gözümün önünde eriyişini izliyordum. Kemoterapi, radyoterapi artık işe yaramıyordu.. o da farkındaydı. Asla hastanede kalmak istemeyen annem hastanede kalmak istedi bir ramazan gününde.. o hafta son haftamızdı onunla hissediyordum.. öleceği güne kadar hissetmiştim. 15 yaşında olduğum için annemin kaldığı bölüme beni fazla alamıyorlardı, annemin o halini de göremiyordum zaten. Uzaktan görmem yetiyordu ağlamama.. annem orada yatıyordu, çökmüştü. O gülüşlerini sevdiğiniz size eve geldin mi diye soran kadın orada yatıyordu. Son gecemizde ağladığımı hissetti beni çağırdı elimi tuttu ve kalbine koydu. Bi süre öyle kaldık, ağlıyordum sessizce o da fark ediyordu ama bir şey yapamıyordu.. annem ilk defa bir şey yapamıyordu. O gün halamlarda kaldım, ertesi gün halam annen öldü diyemedi komaya girdi dedi gelmek ister misin dedi hayır dedim, daha kötü olan halini görmeye razı gelmedi içim. O gün halamın komşusu bizi iftara çağırdı, kuzenim beni ağlayarak hazırladı ama ben o gün şen şakrak gülüyordum, kimse bana bakıp diyemiyordu annen öldü. Gecenin bi köründe köye temizlik diye gittik... arabadan iner inmez cenaze arabasıyla karşılaştım.. tüm dünyam başıma yıkılmıştı bağırıp ağlıyordum en son ambulans ile hastaneye götürdüler... hastaneden gelince buz gibi mermere oturdum tüm gece, ne üşüdüm ne bir şey hissettim ne de konuşabildim. Bana anneni son kez gör dediler kefenine bakamadım, içim acıdı. Sabah oldu sen cenaze sahibisin dediler oturdum başına tabutun, zor dokundum anneme o asla göremeyeceğim gamzelerine.. yüzünde hafif tebessüm beyazlar içinde. Konuşamadım, sustum, kitlendim.. ailem telaşlandı yine hastaneye gittim döndüğümde annemin duasına zor yetişmiştim. Tabutun önüne oturtturdular sonra önümden annemi alıp gittiler. Kaldım orada ne olacak şimdi diye düşündüm... ramazan diye herkes bir şeyle uğraştı ben oturdum. Evin önünde 40 kişilik sofra kuruldu iki kaşık çorba içtim kimse doydun mu demedi işte orada anladım annemin yokluğunu...
Şimdi üç buçuk yıl oldu annemi kaybedeli. Ben nasıl büyüdüm bilmiyorum, yorgun argın buraya kadar geldim. Hem derslerime çalıştım hem bir evin sorumluluğunu yemeğini, ütüsünü, temizliğini de kaldırdım. Ama bir tek annemin yokluğunu kaldıramıyorum, derdim olunca koşup anlatamıyorum, konuşmak için kelimelere ihtiyaç varmış benim kelimelerim boğazımda diziliyor bir şey yapamıyorum. Annem cem karacayı çok severdi, bu şarkı sana annem. Kızın yoruldu, ağladı, bağırdı, tükendi ama pes etmedi canım annem.. anne bekle beni geleceğim ve o gün kavuşmaların en güzeli olacak....

@damlatanr3394

Bende parfümün kalmış anne... kokladım. Biraz da seni hissedebilmek için doya doya kokladım. Çok özledim ben seni anne. Dayanamıyorum bu dünya yüküne, bu yaşama. Olmuyor anne güçlü olacağım, herkese güleceğim derken kendimi yordum, kendimi yıprattım. Herkesin içinde gülerek öldüm ben sensizken annem. Yaşıtlarım anneleriyle gezerken ben senin toprağına sarıldım annem. Yapamadım yapamıyorum.. Bekleyemiyorum ben annem, dayanamıyorum. Nolur yardım et rüyalarıma gel. Canım acıyor benim annem, kızının canı acıyor annem. Sen üzülme kızın bunu da halledecek annem. Sen toprağı iyi ört üstüne üşümesin gülüşlerin.

@nneslisahh

Ağlayarak okudum😥 Allah rahmet eylesin

@aysenazozcelik4949

Güzel Annenin güzel yüreği siz kavuşana dek ruhunda kalacak güzel kardeşim🧡

@mahsunkara8042

Unutma ki Allah sabredenlerle beraberdir.

@fatihhyav

@Damla Tanır Meleğin(Annenin)mekanı cennet olsun inş cennette bir birinize kavuşur bu dünyadaki hasretinizi orda giderirsiniz .Okurken ağladım ve Kafamda canlandırdım yaşamış gibi oldum tekrar tekrar geçmiş olsun ama geçmeyecek bir acı bununda farkındayım

45 More Replies...

@burakylmz55

cem karaca bu parçayı 80 darbesi sonrasında vatandaşlıktan çıkarılıp almanya'da sürgün hayatı yaşarken memleket özlemi duyduğu için memlekete bestelemiştir. sanıldığı gibi aşk şarkısı değildir yani daha derin anlam ve acılar içerir.

@burakylmz55

@Helin Teker yazmış ifadesini yanlış yazmışım düzelttim. sadece "bestelemiş" olması gerekiyor. ama şarkının hikayesi bu.

@cangurses9962

Rus bir komutanla nişanlısınının hikayesini anlatır bu şiir yanılıyorsun

@pinargayip9697

@Burak Yılmaz bu şarkının sözleri Stalingrad cephesinde savaşan gazeteci Konstantin Simonov'a ait. Aksine bir memleket özlemi şiiri değil, sevdiği kadına yazdığı bir şiirdir. Geleneklere göre bir kişi öldüğünde, onun gittiğine inanılarak mezarına şarap dökülür. Şiirde de o şarabı içme diyor. Sanıldığı gibi derin anlamlar taşıyan bir aşkı anlatır.

More Comments

More Versions