The Caravan Band
Caravan, metroda müzik yapan gruplardan biri. Bir yıldan beri meslekî icraa… Read Full Bio ↴Caravan, metroda müzik yapan gruplardan biri. Bir yıldan beri meslekî icraatlarını metroda gerçekleştiren grubu diğerlerinden ayıran özelliği müzisyenlerin her birinin farklı bir ülkeden geliyor olması.
İstanbul’un yoğun temposunda bir yerlere yetişme kaygısıyla birbirini umursamayan insanlar, gidecekleri yere daha hızlı ulaşabilmek için metroya koşturur günün her saati. Onlarca kişinin arasında, yürüyen merdivenlerden hızla inenler, çevrelerinde olup bitenden habersiz, metronun geniş ve uzun koridorundan, istasyona daha çabuk ulaşabilmek için koşar adımlarla yol alır. Metronun duvarlarındaki eski İstanbul fotoğraflarının ve ilk metro fotoğraflarının farkında bile değillerdir. Hızlı adımlarla turnikelere yaklaşırken, metronun içerisindeki uğultuya flüt sesinin karıştığını fark ederler ilk olarak. Hemen ardından darbuka ve buziki sesi gelir kulaklarına. Ritmik bir müzik, metronun ses trafiğine eşlik ediyordur. Telaş içerisindeki insanlar sesin kaynağını ararken müziğin ritmiyle salınan Caravan grubunu fark ederler. Grubu görenlerden kimisi ritim tutarken, kimisi de şaşkınlık içerisinde cüzdanından para çıkarmaya çalışır.
Caravan, metroda müzik yapan gruplardan biri. Bir yıldan beri meslekî icraatlarını metroda gerçekleştiren grubu diğerlerinden ayıran özelliği ise müzisyenlerin her birinin farklı bir ülkeden geliyor olması. Dünyanın farklı yerlerinden gelen müzisyenlerin oluşturduğu grubun üyeleri 28 yaşındaki Ukraynalı Oleg Lisov, 29 yaşındaki Rus Yuli Grosbaum, 32 yaşındaki Fransız Yael Roueff ve 34 yaşındaki Nevin Yıldırım.
Caravan ismini sürekli geziyor olmalarından dolayı koyduklarını söylüyorlar. Mekan olarak özellikle metroları seçtiklerini; çünkü metronun akustiğinin çok iyi olduğunu, 3 saat canlı performans yapabildiklerini, insanların yaptıkları müziğe tepkilerini daha iyi gözlemleyebildiklerini düşünüyorlar. Hem karavanla Türkiye’nin çeşitli yerlerini dolaşıyor hem de müzik yapıyorlar. Ayrıca, hazırladıkları CD’yi de satışa sunuyorlar.
Bir grupta dört ülke
Grubun en genç üyesi olan Oleg Lisov buziki çalıyor. Bunun yanında mandolin ve flüt de çalabiliyor. Aslen Ukraynalı olan Oleg 15 yıldan beri sokaklarda müzik yaparak dünyanın çeşitli yerlerini dolaşmış. Listenin başında da Fillandiya, İsveç ve Rusya geliyor. Rusça, İngilizce ve Türkçe bilen Oleg Lisov, Ukrayna’da yarı zamanlı müzik okulundan mezun. Grubun diğer üyesi Yuli Grosbaum ise darbuka çalıyor. 15 yaşına kadar Rusya’da yaşadıktan sonra İsrail’e göç etmiş. Rusya’nın çifte vatandaşlığı kabul etmemesi sonucu İsrail vatandaşlığına geçmiş. İbranice, İngilizce, Rusça ve Fransızca bilen Yuli Grosbaum, İsrail’de multimedia eğitimi almış. Yuli Grosbaum, çeşitli ülkelerin metro ve sokaklarında müzik yaparak dünyayı geziyor.
Grubun Fransız üyesi Yael Roueff flüt çalıyor. İsrail’de antropoloji ve sosyoloji eğitimi alan Yael Roueff Fransızca, İngilizce, İbranice ve Rusça biliyor. Yael Roueff de Yuli Grosbaum’le birlikte yaklaşık 5 yıldan beri metro ve sokaklarda flüt çalıyor. Grubun diğer flütçüsü ise bir Türk: Nevin Yıldırım. “Evsahibi” olması sebebiyle birçok işi yapmak ona düşüyor. Onbir yaşında bir çocuk sahibi olan Nevin, aslında Fransızca öğretmeni. Fakat, öğretmenliğe atanamadığı için asıl mesleğini icra edemiyor. Fransızca ve İngilizce bilen Nevin, dört yıldan beri sokak ve metrolarda müzik yapıyor.
Tesadüflerin bir araya getirdiği grup
Oleg Lisov, gezmek için gittiği Macaristan’da, metroda çalan Yael Roueff ve Yuli Grosbaum’la karşılaşır. Yuli Grosbaum’un aslen Rus olmasının da etkisiyle arkadaşlıkları başlar. 3 ay Macaristan’da Yuli ve Yael ile çalan Oleg, daha sonra Türkiye’ye doğru yol alır. Türkiye’de bir süre tek başına müzik yapan Oleg, mandolin dersi verirken Nevin’le tanışır ve yaklaşık bir buçuk ay sonra da evlenirler.
Yael ve Yuli, Macaristan’dan, önce Kanada’ya ardından İsrail’e geçer. Bu arada Oleg, Yuli ve Yael ile elektronik posta yoluyla arkadaşlığını devam ettirir. Oleg’in bir Türk’le evlendiğini öğrenen Yael ve Yuli, hem Nevin’le tanışmak hem de Oleg ve Nevin’i de alarak Bulgaristan’a gitmek için Türkiye’ye gelirler. Fakat Nevin’in vize alamaması sonucu Türkiye’de kalırlar. Yael ve Yuli bu süre zarfında evleri olmadığı için Arnavutköy sahilinde, karavanda yaşar. Havaların soğuması ve insanların onları rahatsız etmesi sonucu bir eve çıkmak zorunda kalan Yael ve Yuli, şu an Arnavutköy’de kiraladıkları bir odada kalıyor. Oleg ve Nevin ise 3 yıldan bu yana Arnavutköy’de kiraladıkları iki odalı bir evde Oleg’in ağabeyi İgore Lisov’la yaşıyor.
Bulgaristan’a gidemeyen grup Türkiye’de, İstanbul metrosunda müzik yapmayı düşünür. İlk girişimlerinde çalmaya başladıktan 5 dakika sonra güvenlik tarafından dışarı çıkarıldıklarını; fakat insanlar tarafından olumlu tepkiler aldıklarını söylüyorlar. Güzel şeyler yaptıklarını vurgulayan Yael, Kanada, Hollanda gibi birçok ülkede alt geçit ve ıssız sokaklarda müzisyenlere imkanlar sağlandığını ve böylece müziğin yardımıyla sokakların, alt geçitlerin daha güzelleştiğini ve şenlendiğini, insanların korkmadan geçebildikleri bir yer haline geldiğini söylüyor.
Müzik yaparak insanları eğlendirmek istemelerine güvenlik güçlerinin karşı çıkmasına ise anlam veremediğini söylüyor. İnsanların olumlu tepkilerinden sonra metroda çalmayı aklına koyan grup, Oleg’in ağabeyi İgore Lisov’un da yardımlarıyla metro yetkililerini ikna eder ve metroda müzik yapmaya başlar. Hafta içi Levent ve Osmanbey’de çalan Caravan, hafta sonu akşamları bir cafede müzik yapıyor.
Metroda müziği para için yapmadıklarını fakat geçinebilmek için de bir şekilde para kazanmaları gerektiğini aktarıyorlar. Müziği de çok sevdikleri için ihtiyaçlarını müzik yardımıyla karşılıyorlar. Çok fazla para kazanamadıklarını, sadece günü kurtarabildiklerini anlatıyorlar. Yael, Yuli ve Oleg, Türkiye’yi çok sevdiklerini ve son duraklarının da Türkiye olduğunu söylüyorlar.
İstanbul’un yoğun temposunda bir yerlere yetişme kaygısıyla birbirini umursamayan insanlar, gidecekleri yere daha hızlı ulaşabilmek için metroya koşturur günün her saati. Onlarca kişinin arasında, yürüyen merdivenlerden hızla inenler, çevrelerinde olup bitenden habersiz, metronun geniş ve uzun koridorundan, istasyona daha çabuk ulaşabilmek için koşar adımlarla yol alır. Metronun duvarlarındaki eski İstanbul fotoğraflarının ve ilk metro fotoğraflarının farkında bile değillerdir. Hızlı adımlarla turnikelere yaklaşırken, metronun içerisindeki uğultuya flüt sesinin karıştığını fark ederler ilk olarak. Hemen ardından darbuka ve buziki sesi gelir kulaklarına. Ritmik bir müzik, metronun ses trafiğine eşlik ediyordur. Telaş içerisindeki insanlar sesin kaynağını ararken müziğin ritmiyle salınan Caravan grubunu fark ederler. Grubu görenlerden kimisi ritim tutarken, kimisi de şaşkınlık içerisinde cüzdanından para çıkarmaya çalışır.
Caravan, metroda müzik yapan gruplardan biri. Bir yıldan beri meslekî icraatlarını metroda gerçekleştiren grubu diğerlerinden ayıran özelliği ise müzisyenlerin her birinin farklı bir ülkeden geliyor olması. Dünyanın farklı yerlerinden gelen müzisyenlerin oluşturduğu grubun üyeleri 28 yaşındaki Ukraynalı Oleg Lisov, 29 yaşındaki Rus Yuli Grosbaum, 32 yaşındaki Fransız Yael Roueff ve 34 yaşındaki Nevin Yıldırım.
Caravan ismini sürekli geziyor olmalarından dolayı koyduklarını söylüyorlar. Mekan olarak özellikle metroları seçtiklerini; çünkü metronun akustiğinin çok iyi olduğunu, 3 saat canlı performans yapabildiklerini, insanların yaptıkları müziğe tepkilerini daha iyi gözlemleyebildiklerini düşünüyorlar. Hem karavanla Türkiye’nin çeşitli yerlerini dolaşıyor hem de müzik yapıyorlar. Ayrıca, hazırladıkları CD’yi de satışa sunuyorlar.
Bir grupta dört ülke
Grubun en genç üyesi olan Oleg Lisov buziki çalıyor. Bunun yanında mandolin ve flüt de çalabiliyor. Aslen Ukraynalı olan Oleg 15 yıldan beri sokaklarda müzik yaparak dünyanın çeşitli yerlerini dolaşmış. Listenin başında da Fillandiya, İsveç ve Rusya geliyor. Rusça, İngilizce ve Türkçe bilen Oleg Lisov, Ukrayna’da yarı zamanlı müzik okulundan mezun. Grubun diğer üyesi Yuli Grosbaum ise darbuka çalıyor. 15 yaşına kadar Rusya’da yaşadıktan sonra İsrail’e göç etmiş. Rusya’nın çifte vatandaşlığı kabul etmemesi sonucu İsrail vatandaşlığına geçmiş. İbranice, İngilizce, Rusça ve Fransızca bilen Yuli Grosbaum, İsrail’de multimedia eğitimi almış. Yuli Grosbaum, çeşitli ülkelerin metro ve sokaklarında müzik yaparak dünyayı geziyor.
Grubun Fransız üyesi Yael Roueff flüt çalıyor. İsrail’de antropoloji ve sosyoloji eğitimi alan Yael Roueff Fransızca, İngilizce, İbranice ve Rusça biliyor. Yael Roueff de Yuli Grosbaum’le birlikte yaklaşık 5 yıldan beri metro ve sokaklarda flüt çalıyor. Grubun diğer flütçüsü ise bir Türk: Nevin Yıldırım. “Evsahibi” olması sebebiyle birçok işi yapmak ona düşüyor. Onbir yaşında bir çocuk sahibi olan Nevin, aslında Fransızca öğretmeni. Fakat, öğretmenliğe atanamadığı için asıl mesleğini icra edemiyor. Fransızca ve İngilizce bilen Nevin, dört yıldan beri sokak ve metrolarda müzik yapıyor.
Tesadüflerin bir araya getirdiği grup
Oleg Lisov, gezmek için gittiği Macaristan’da, metroda çalan Yael Roueff ve Yuli Grosbaum’la karşılaşır. Yuli Grosbaum’un aslen Rus olmasının da etkisiyle arkadaşlıkları başlar. 3 ay Macaristan’da Yuli ve Yael ile çalan Oleg, daha sonra Türkiye’ye doğru yol alır. Türkiye’de bir süre tek başına müzik yapan Oleg, mandolin dersi verirken Nevin’le tanışır ve yaklaşık bir buçuk ay sonra da evlenirler.
Yael ve Yuli, Macaristan’dan, önce Kanada’ya ardından İsrail’e geçer. Bu arada Oleg, Yuli ve Yael ile elektronik posta yoluyla arkadaşlığını devam ettirir. Oleg’in bir Türk’le evlendiğini öğrenen Yael ve Yuli, hem Nevin’le tanışmak hem de Oleg ve Nevin’i de alarak Bulgaristan’a gitmek için Türkiye’ye gelirler. Fakat Nevin’in vize alamaması sonucu Türkiye’de kalırlar. Yael ve Yuli bu süre zarfında evleri olmadığı için Arnavutköy sahilinde, karavanda yaşar. Havaların soğuması ve insanların onları rahatsız etmesi sonucu bir eve çıkmak zorunda kalan Yael ve Yuli, şu an Arnavutköy’de kiraladıkları bir odada kalıyor. Oleg ve Nevin ise 3 yıldan bu yana Arnavutköy’de kiraladıkları iki odalı bir evde Oleg’in ağabeyi İgore Lisov’la yaşıyor.
Bulgaristan’a gidemeyen grup Türkiye’de, İstanbul metrosunda müzik yapmayı düşünür. İlk girişimlerinde çalmaya başladıktan 5 dakika sonra güvenlik tarafından dışarı çıkarıldıklarını; fakat insanlar tarafından olumlu tepkiler aldıklarını söylüyorlar. Güzel şeyler yaptıklarını vurgulayan Yael, Kanada, Hollanda gibi birçok ülkede alt geçit ve ıssız sokaklarda müzisyenlere imkanlar sağlandığını ve böylece müziğin yardımıyla sokakların, alt geçitlerin daha güzelleştiğini ve şenlendiğini, insanların korkmadan geçebildikleri bir yer haline geldiğini söylüyor.
Müzik yaparak insanları eğlendirmek istemelerine güvenlik güçlerinin karşı çıkmasına ise anlam veremediğini söylüyor. İnsanların olumlu tepkilerinden sonra metroda çalmayı aklına koyan grup, Oleg’in ağabeyi İgore Lisov’un da yardımlarıyla metro yetkililerini ikna eder ve metroda müzik yapmaya başlar. Hafta içi Levent ve Osmanbey’de çalan Caravan, hafta sonu akşamları bir cafede müzik yapıyor.
Metroda müziği para için yapmadıklarını fakat geçinebilmek için de bir şekilde para kazanmaları gerektiğini aktarıyorlar. Müziği de çok sevdikleri için ihtiyaçlarını müzik yardımıyla karşılıyorlar. Çok fazla para kazanamadıklarını, sadece günü kurtarabildiklerini anlatıyorlar. Yael, Yuli ve Oleg, Türkiye’yi çok sevdiklerini ve son duraklarının da Türkiye olduğunu söylüyorlar.
More Genres
More Albums
Load All
No Artists Found
More Artists
Load All
No Albums Found
No Tracks Found
Genre not found
Artist not found
Album not found
Search results not found
Song not found
nsampaladorman@gmail.com
on -
I wanted choklet wenze zuba but I can't find it